İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Cürümler Ofisince, FETÖ mensuplarınca 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisinin kumpas kurularak tabire çağrılmasına ait yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan kuşkulu Ercan Gün hakkında iddianame hazırlandı.
Başsavcılıkça onaylanan iddianame, kuşkulu Ercan Gün’ün tutuklu sanık olarak bulunduğu Hrant Dink cinayeti davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine birleştirilmesi talebiyle gönderildi.
Şüpheli Ercan Gün hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar mahpus cezası istenen iddianamede, şüphelinin, soruşturma kapsamında alınan tabirinde, faal pişmanlık kararlarından faydalanmak istemediğini, örgütle rastgele bir irtibatının olmadığını, örgütün şifreli iletileşme programı ByLock kullanmadığını ve hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söylediği belirtildi.
İNKARA YÖNELİK BEYAN
İddianamede, şüphelinin aleyhine tespit olunan kanıtlar ışığında sözü değerlendirildiğinde, örgütsel halla atılı kabahati inkara yönelik beyanlarda bulunduğunun değerlendirildiği kaydedildi.
Şüpheli Gün’ün tabirinde kendisinin kullandığını beyan ettiği iki telefonda da ByLock bulunduğu belirtilen iddianamede, şüphelinin, programlardan birini 8 Kasım 2014 ile 4 Temmuz 2015 tarihleri ortasında, başkasını ise 11 Ağustos 2014 ile 24 Eylül 2014 tarihleri ortasında kullandığı bilgisi verildi.
Arşiv havuzunda yapılan aramada, kuşkulu Ercan Gün’ün kullandığı telefon numarasıyla örgütün zirve idaresi olarak isimlendirilen kümeyle 100’ün üzerinde irtibat kaydının bulunduğu aktarılan iddianamede, şüphelinin kapatılan Feza Gazetecilik AŞ’de 2004-2007 yılları ortasında SGK kaydının bulunduğu, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in talimatı sonrasında geliri ile orantısız olacak şekilde Bank Asya’daki hesabına 109 bin lira para yatırdığının tespit edildiği belirtildi.
“BAŞBAKANI DA GÖZALTINA ALMAYI PLANLAMIŞLAR”
FETÖ’nün “kamu misyonu sıfatına bürünen mensupları” aracılığıyla 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisinin telefonla aranarak söze çağrıldığı, bunun da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ameliyat saatine denk getirildiği aktarılan iddianamede, Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle kumpasın bozulduğu vurgulandı.
İddianamede, “Hakan Fidan’ın gözaltına alınması için gayret gösterildiği, gözaltına alınması sonrasında ise o periyot Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyat için verilen narkozun etkisinde iken gözaltına alınmasının planlandığı, bahsi geçen bu kumpas soruşturmasının aslında FETÖ’nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüs teşebbüsü olduğu anlaşılmıştır.” denildi.
Soruşturma kapsamında, 7 Şubat MİT kumpası olayının yaşandığı periyotta İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olan Yunus Dolar’ın beyanının alındığı belirtilen iddianamede, eski Emniyet Müdürü Dolar’ın tabirinde, 7 Şubat kumpası yaşanıp MİT Müsteşarı tabire çağrıldıktan sonra durumdan rahatsız olduğunu anlattığı kaydedildi.
İddianamede, Dolar’ın, geçmişten tanıdığı Vakit gazetesinde emniyet muhabirliği yapan ve daha sonra FOX TV’de çalışan örgüt üyesi olduğunu bildiği Ercan Gün’e bu durumu sorduğunu, Gün’ün de kendisine “MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması olayının Amerika’da örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in de dahil olduğu 12 kişilik bir istişare heyetinden geçtikten sonra Gülen’in talimatıyla gerçekleştiğini, kelam konusu istişarede 3 kişinin MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılmaması, Fetullah Gülen’in de içerisinde yer aldığı 9 kişinin ifadeye çağrılması istikametinde oy kullandığını söylediğini” anlattığı aktarıldı.
İddianamede, Dolar’ın, Ercan Gün ile ortalarında geçen bu konuşmadan sonra durumu teyit etmek emeliyle o periyot FETÖ’nün “Marmara emniyet imamı” olan “Arif” kod isimli kişi ile görüştüğünü ve bu konuşmanın içeriğini teyit ettiğini söylediği belirtildi.
Bu suretle şüphelinin örgütün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya yönelik birinci teşebbüs teşebbüsü olan olaydan dahi haberdar olabilecek seviyede aktifliğe sahip olduğu vurgulanan iddianamede, bu kapsamda kuşkulu Ercan Gün’ün, örgüt elebaşının aldığı kararlardan ve verdiği talimatlarından doğrudan bilgi sahibi olabilecek derinlik ve yoğunlukta örgütsel hareketlerde bulunduğunun anlaşıldığı kaydedildi.